Sitedeki tüm yazıları,kaynak göstermek koşuluyla ücretsiz kopyalayabilir ve çoğaltabilirsiniz.

Evrim Teorisi Neden Hayali bir Teoridir? -1-

09:29 Edit This
Bilim inceleme yaptığı alanda, araştırmaların sonuçlarına ve elde edilen bulgulara dayanarak gün ışığına çıkmamış bilgileri ortaya koymaya çalışır. Gözlemlenen sonuçların nedenlerini açıklamak amacıdır. Bilimselliğin ölçütleri vardır. Örneğin bilimsel çalışmalar bilimsel yöntemlerle ya§pılmalıdır, bilimde önceden koşullanma olmamalıdır, önyargı olmamalıdır, objektif olunmalıdır, bilimsel sonuçlar bir grubun tekelinde olmamalı ve gizlenmemelidir. Bulguların ispatladığı gerçekler beğenilmeyip, elde edilen kanıtlara yeni anlamlar yüklemek bilim alanından tamamen uzaklaşılıp, sahtekarlık alanına girilmesine neden olur.

Evrim teorisini bir bilim olarak kabul ettirmeyi hayal eden Darwinistlerin bu hayellerini gerçekleştirebilmeleri için pek çok unsura ihtiyaçları vardır. Bunlardan en önemlileri “basitlik” dir. Darwin, teorisini geliştirirken bu inanışa, yani canlılığın temelde basit bir yapıya sahip olduğu düşüncesine dayandı. Darwin’in teorisini benimseyen ve savunan diğer biyologlar da aynı şekilde düşündü. Örneğin Darwinizm’in Almanya’daki en büyük destekçisi olan Earnst Haeckel, o dönemin mikroskoplarında sadece koyu bir leke gibi görünen canlı hücrenin çok basit bir yapıya sahip olduğunu düşünüyordu. Hatta bir yazısında hücre için açıkça “jöle dolu basit bir baloncuk” demişti.

İşte evrim teorisi bu temel varsayım üzerine kurulmuştur. Darwin’den günümüze kadar geçen bir buçuk yüzyıl içinde, bilim ve teknolojide dev adımlar atılmıştır. Bilim adamları hücrenin gerçekte nasıl bir yapıya sahip olduğunu keşfettiler. Ve hücrenin hiç de önceden sanıldığı gibi basit olmadığını hayretle gördüler. Hücrenin yapısındaki kompleksliği moleküler biyolog Profesör Michael Denton şu benzetme ile açıklamaktadır:
"Moleküler biyoloji tarafından ortaya çıkarılan yaşam gerçeğini kavrayabilmek için, bir hücreyi yaklaşık bin milyon kez büyütmemiz gerekir. Bu durumda hücre, New York ya da Londra gibi büyük bir şehri kaplayacak boyutta dev bir uzay gemisine benzeyecektir. Hücrenin yakınına gelip onu incelediğimizde, üzerindeki milyonlarca küçük kapıyla karşılaşırız. Ve eğer bu kapıların herhangi birinden içeri girersek, olağanüstü bir teknoloji ve bizi şaşkınlığa düşürecek bir komplekslikle yüzyüze geliriz.." (Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis. London: Burnett Books, 1985, s. 242)

Canlı yapılarda olması umut edilen basitlik, tesadüfen oluşum iddiasının beynini oluşturmaktadır. Ancak DNA’dan enzimlere, proteinlerden atom altı parçacıklara kadar yeryüzünde ve gökyüzünde bulunan her bir zerre tesadüfen oluşamayacak kadar kompleks ve detaylı özelliklere sahiptir, üstün bir akıl ve güç tarafından yaratıldığı apaçıktır.

Yalnızca tek bir hücre ile hayata adım atan insan, muazzam ve aynı zamanda kusursuz bir çoğalma sistemi ile yüz trilyon hücreye ulaşır. Hücre milimetrenin binde biri büyüklüğündedir. Her bir hücrenin çekirdeği de, dünyanın en ileri ve kompleks yapısı olan insan vücudunun tüm planlarını muhafaza eden DNA molekülünü barındırır. Bu planlardaki bilgi esasında tam 1.000.000 ansiklopedi sayfasını dolduracak miktardadır. İnsan zihni bazı verileri karşılaştırma yaparak daha iyi anlayabilmektedir. Bunun için bilim adamları DNA’nın içerdiği bilgiyi dünyanın en büyük ansiklopedilerinden biri olan Britannica Ansiklopedisinin 23 cildi ile kıyaslamışlardır. Mikroskobik alana sığdırılmış bu bir milyon sayfa ise tam 920 ciltlik dünyada eşi benzeri olmayan dev bir ansiklopedi demek olduğunu ortaya koymuşlardır. Yapılan tesbitlere göre ise bu dev ansiklopedi yaklaşık 5 milyar farklı bilgiye sahiptir.

Bu şifrenin kendisi başlı başına bir mucizedir. Ve aynı zamanda yüz trilyon kere tam doğru olarak kopyalanabilmesi de çok büyük bir mucizedir. 920 ciltlik bilgi tek bir harf hatası dahi yapılmadan enzimlerce yüz trilyon kere kopyalanır. Elinize bir daktilo alıp 920 cildi yüz trilyon kere tek bir harf hatası yapmadan kopyalayabilir misiniz? Her dakika 200 milyon hücre doğar ve ölmüş hücrelerle yer değiştirir. Dakikada 920 cildi 200 milyon defa hatasız kopyalayacak bir teknoloji dahi bulunmamaktadır.

Varlık aleminin tamamının oluşumundaki her aşamada insan aklının kavramakta güçlük çektiği bir komplekslik evrimcileri çıkmaza sürüklemektedir. Evrimciler canlılıkta basitlik ararken karşılarına çıkan bu muhteşem akıl karşısında çaresizlik içerisindedirler. Elde ettikleri ve tamamı yaratılışı gösteren delillere gözlerini kaparlar. Kusursuzluğun ve eksiksizliğin tesadüf eseri olabileceğini iddia ederler. Evrimcilerin bu şekilde tamamen bilimsellikten uzaklaşmaları, onların mantıkla değil önyargıya dayalı hisleriyle hareket ettiklerini göstermektedir. Evrimcilerin mantıksız iddiaları ateşli bir biçimde savunmalarının tek nedeni Allah’ın varlığını reddetme konusundaki kararlılıklarıdır.

Allah Kuran’da bir kısım insanların günümüz evrimcileri gibi bir tavır içerisinde olacaklarını ve karşılarında olan tüm delillere rağmen inkarda direteceklerini bildirmiştir.

Gerçek şu ki, biz onlara melekler indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına toplasaydık, -Allah'ın dilediği dışında- yine onlar inanmayacaklardı. Ancak onların çoğu cahillik ediyorlar. (En’am Suresi, 111)
Eğer gökten bir parçanın düşmekte olduğunu görseler bile: "Üst üste yığılmış bir buluttur." derler. (Tur Suresi, 44)

Vakit